Tüketmek ve tüketirken tükenmek. Bu kapitalizm bize on numara bol geldi. Büyüklerimiz için ekmeğin atılması hayal bile edilemeyecek kadar büyük bir günahken, yılda 4 milyar dolara yaklaşan ekmek israfı oluyormuş. Bir zamanlar ekmekler bayatlasa bile bir şekilde değerlendirildi. Çorap yamamak şimdiki neslin asla anlayamayacağı bir şeydir. Almak insanı mutlu etmez, çünkü almanın sonu yok. Vermek ve karşıdakini mutlu etmek güzeldir, doyurucudur. Paran nereye kadar uzanıyorsa o kadar tüketirsin ve ancak paran kadar konuşabilirsin.
\r\nBu kadar tüketmenin dünyaya verdiği zarar ortada. Ormanlar bitiyor, yabani türler hızla yok oluyor, sanki dünya sadece bize aitmiş gibi düşünüyoruz. Herkes kâğıt üzerinde sanal kavramlar olan kar ve zarar konusuna takılmış durumda. Kar tek amaç olunca her şeye hile karıştırılıyor. Fabrikalar gürültüyle çalışıyor, bacalar kara öfke kusuyor, attığınız her poşet her plastik şişe tabiatın nefes borusuna oturuyor.
\r\nBu kadar olmamalı; globalizm terörü, süslü alışveriş merkezleri, markaların göz ağrıtan parıltıları, sızlayan cüzdanlar, özenti raylarında ilerlerken tükenen hayatlar ve gözümüzdeki ışığın nurun gittikçe azalması. Herkesin kendi malını mülküne bakıp yan gözle komşusuyla karşılaştırması, kıskançlık krizleri, onda var ben de niye yok sancıları sahte gülüşler, yeter artık. İçten bir gülümsemenin bile sadaka sayıldığı bir kültürden geliyoruz, hani nerde onlar. Gövdeler obez, arzular obez, bakışlar obez. Bu böyle sürmez, ruh dünyamızı ve vücudumuzu kanser yapan bu hayat tarzı bir süre sonra insanları rahatsız edecektir ve ediyordur. Daha insani ve daha saygılı bir hayat hakkımız.